Radyo E-concon

♫♫♪♪♫♫♪♫♫♪♪♫♫♫♪♪♫♫♪♪♫♫♪♪♫♪♪♫♫♫♪♪..Radyo E-concon'u dinlemek için tıklayınız..♪♪♫♫♫♪♪♪♫♫♫♪♪♫♫♫♪♪♫♫♪♫♫♪♪♫♫♫♪♪♫♫

28 Ağustos 2011 Pazar

Erasmus(1): Başvurmak - Gözde

Soğuk bir ülke olan İsveç'ten sıcak bir merhaba ile herkesi selamlıyorum. Bu dönem boyunca Linnaeus University'de Erasmus değişim öğrencisi olarak bulunacağım. Yazdıklarım ve yazacaklarımla tüm ekoncanlara ve Erasmus'a gitmek isteyenlere ışık tutmak niyetindeyim. Bugünkü yazımda sizlere biraz başvurma sürecinden bahsetmek istiyorum.

ODTÜ'de Erasmus programına başvurmak teknik olarak oldukça kolay bir süreç. Ortalaması 2.5'in üstünde olan ya da alttan alınan dersi ortalamadan çıkardığında bu rakama ulaşabilen her ODTÜ öğrencisi Öğrenci İşleri Bilgi Sistemi'nden ilgili ikonu seçerek başvurabileceği üniversiteleri görebilir, bu üniversiteler arasından tercih yaparak başvurusunu tamamlayabilir. Başvuru ve sonrasında girilecek sınav tamamen ücretsizdir.

Evet teknik kısım bu kadar kolay ama tercih yaparken dikkat edilmesi gereken bazı şeyler var. Birinci olarak kişi öncelikle Erasmus'tan ne beklediğine karar vermiş olmalı. Bazı okulların bazı derslerini dönünce saydırmak zor olabiliyor. Okul uzayabilir ya da akıllı bir tercihle uzatmayan bir alternatif düşünülebilir. Bu tarz akademik konuların imkan dahilinde bölümdeki Erasmus danışmanı hoca ile görüşülmesi şiddetle tavsiye edilir.Aksi halde gitmek isteyen bir başka kişinin hakkını boşu boşuna yemiş olursunuz ve bu hoş bir şey olmaz. Tabi beklentiler dersle de sınırlı değil. Elbette yeni bir ülkede gezmek, yeni arkadaşlar edinmek isteyeceksiniz. Ancak bunlar para gerektiren şeyler bu yüzden de gidilecek ülkedeki maddi olanakları gözden geçirmekte fayda var. Örneğin İsveç çok pahalı ve Türkiye şartlarında aklınızın alamayacağı şeylere para harcamanız gerekiyor. Bunları da imkan dahilinde düşünmek gerekiyor ya da daha ekonomik çözümler üretebilmek gerekiyor. Her şeye rağmen illa ki gitmek istiyorsanız hibesiz seçeneğini de işaretlemeniz gerekebilir. Bu durumda puanınız düşük olduğunda da bir üniversiteyle eşleşebilirsiniz ama tüm masraflar size biner. Bu iki önemli konu dışında gitmek istediğiniz ülkenin kültürel, iklimsel...vb bir takım yerel şartlarını da göz önünde bulundurmakta fayda var. 

Yukarıda belirttiğim noktalara göre bir tercih yaptıktan sonra sizi bekleyen bir İngilizce sınavı oluyor. Bu sınav daha önce girmiş olduğunuz proficiency sınavlarına az çok benzemekle beraber writing ve listening kısımları içermemektedir. ODTÜ'de okuyan bir öğrenciyi fazla zorlamıyor. Ama yine de bir kaç gün öncesinden paragraph ve logical sequence ile ilgili biraz pratik yapılmasında fayda var. en azından bir hız kazanmak açısından. Unutmamak gerekir ki bu sınavdan alınacak puan toplam erasmus puanınızın yarısını etkileyecek. İyi bir puan ile bölümde ortalaması sizden yüksek olan arkadaşınızı geçebilirsiniz. Daha önce programa başvurduysanız ve sınava girmişseniz sınava girmeyip bu puanınızı saydırmanız da bir seçenek.

Söz ortalamadan açılmışken şunu da söyleyelim. 2.5'un üstünde olmak gerekli bir şart olmakla beraber yeterli olmayabilir. Ortalamanız kat sayıyla çarpılmış haliyle Erasmus puanınıza ekleniyor. Bu katsayılar ilk yılda başvuranlar için 25, ikinci yılda başvuranlar için 27.50 üçüncü yılda başvurmak için 28.75. Yani son yıl için başvurduğunuzda eşleşme ihtimaliniz daha fazla. Erasmus'a gitmek isteyenlere mümkün mertebe yüksek bir ortalamaya sahip olmaları tavsiye edilir.

Bu yazımızda pek de sancılı olmayan başvurma sürecinden bahsettim. Daha fazla bilgi almak isteyenler http://ico.metu.edu.tr/ adresinden daha fazla bilgiye ulaşabilirler. Bundan sonraki yazımda ise eşleşmeden sonraki süreçten bahsederek devam edeceğim.

Gözde 

22 Temmuz 2011 Cuma

Keynes vs. Hayek yoo!

J. M. Keynes bizim makronun temelini atan amca malumunuz; devletin ekonomiye müdahale ederek piyasaların daha iyi bir şekilde işletebileceğini savunmaktadır kendisi kısaca... detaylı bilgi burada.

F. A. Hayek ise her türlü planlamacılığa karşı çıkmış; devletin toplumdaki subjektif bilgiye hakim olamayacağından dolayı büyüme yaratsa da orta/uzun vadede krizlere sebep olacağını savunmuştur. detailed

Bir de econstories.tv diye bir oluşum var ki kendisi candır, bu iki fırlamayı rap müzik eşliğinde karşı karşıya getirmişlerdir. 
"Fear the Boom and the Bust" adlı ilk parçaları:



Bu da "Fight of the Century" adlı ikinci parçaları.

 

çohgoş olmamış mı ama :) lan aslında biz de mi yapsak böle bişeyler diye gaza gelesim var ama nerdeeee as e goes to infinity...

hakkı.

20 Temmuz 2011 Çarşamba

Yaz Okulunda Ders Almak - Bu süreçte Neler Yapılır - Samet

Merhaba sevgili blog okurları,

Bu yazımda sizlere daha doğrusu yaz okulunda ders alıp, ders programı dışında veya derse gidilmemesi durumunda boşta kalan vaktin nasıl değerlendirilebileceğine dair bazı fikir ve yöntemlerden bahsedicem.

Etkinlik No:1 - Facebook
Facebook genel olarak bir kaç yorum falan filandan sonra sayfa yenile home-profili ikilemi arasından ileriye pek de fazla gidememekte. Bu sebeple facebooku daha verimli nasıl kullanabiliriz bunun üzerinde duralım.
a-) Texas Hold'em Poker
 - Şahsen facede en çok kullandığım applicationdur kendisi. Pokerin gayet zevkli bir oyun tavsiye ederim.
b-) maalesef bir "b" bulamadım

Etkinlik No:3 - Dil Öğrenmek
Bolca boş vakit olduğundan rosetta stone veya tell me more gibi dil eğitim setlerini kullanarak gayet güzel bir dil öğrenim tecrübesi yaşayabilirsiniz, bu programların speking, writing, listening gibi çok yönlü olmaları sebebiyle öğrendiklerinizin sizde sadece survival boyutta kalmayıp, biraz da vocab desteğiyle o dilde sohbet edebilecek kıvama getirebileceğinden şüphem yok

Etkinlik No:6 - Film ve Dizi İzlemek
İmdb top 100den başlayarak, özellikle sadece hollywood sinemasıyla sınırlı kalmayarak bu aleme dalabilir, hatta artık bunlar sarmazsa kitap okumaya bile sarabilirsiniz.

Etkinlik No:10 - Çalışmak
Evet gençler, eğer okul programınız olası kılıyorsa çalışmak güzel olur. Para kazanmanın yanında her türlü iş tecrübesinin bizler için çok önemli olduğunu unutmayalım.

Evet sevgili okurlar, sizlerle vaktim sınırlı olduğu için şu anlık sadece 10 tane farklı etkinlikten bahsedebildim. Daha onlarcasını da bu listeye ekleyebiliriz. Belirtmiş olduğum etkinlikler her ne kadar güzel hoş olsa da ders çalışmayı unutmamanız gerektiğini de sizlere hatırlatmak isterim. Esen kalın.

18 Temmuz 2011 Pazartesi

seçmeli dersler: ECON 480 WORLD ECONOMY -ERAY

              Yıldırım hocanın dersini limoni bir şekilde anlattıktan sonra çilek gibi bir derse geldi sıra.şu yaz gününde karpuz gibi bir ders dersem daha doğru olur sanırım. Dersin hocasının adı Hasan Cömert. Dersin kitabı yok, makaleler üzerinden işleniyor. Dersin konusu özellikle 80ler sonrası Dünya ekonomisi. Liberalization ve financialization üzerine yoğunlaşıyor.
               (DERS ANLATIŞ) Hasan Hocanın dersinde hocanın ne demek istediğini gayet rahat anlarsınız. sade bir dil kullanır. yarıca öğrencilerine öğretmen öğrenci ilişkisinden çok arkadaş gibi davranır. çukulata ısmarlar, tepsiyle çay getirir, uyuklarsanız tatlı bir dille uyandırır, gibi... Dersin konusu da sıkıcı olmadığ için dersler güzel güzel geçip gidiyor.
              (ÖDEV) Dönem boyunca 3 tane response paper, bir tane de term paper yazıyorsunuz. Her response paper için hocanın verdiği iki makaleyi okuyup iki sayfalık response yazıyorsunuz ki hocanın puanlaması da gayet güzel. Term paper biraz yorucu olabiliyor. Spesific bir konu belirleyip, onun hakkında 12-13 sayfalık bir paper yazıyorsunuz. Bunu yazarken ben yanlış hatırlamıyorsam 10u geçkin makale kullanmıştım. Daha fazla kullananlar da var. Paperınızı yazarken hoca sürekli size yardım ediyor, feedback veriyor.
              (SINAV) Bu dersin sadece bir tane sınavı oluyor, 30 puanlık. sorular gayet güzel ama zorluyor biraz.ben ilk sınavdan 75 aldım. çok güzel bonus soruları da oluyor. final notunu term paperdan alıyorsunuz(yukarıda anlattığım şey).  Sınavın konusu da derste anlatılanlar ve sorumlu olduğunuz makalelerden oluşuyor.
              (ÖZET) Özet olarak dersin hocası şeker gibi bir insan. Halısaha maçı yapmayı bile teklif etmişti. Dersin konusu da çok güzel. Bölümde gördüğünüz abidik gubidik teorik şeylerden sonra, gerçek bir şeyler görmek insanın hoşuna gidiyor. Ödevler yapılamayacak şeyler değil. Biraz okuma gerektiriyor. Econ480 dersini almak isze ve sevdiklerine yararlı olacak, yüzünüzü güldürecektir efendim.

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Merkez Bankası stajım - Hakkı

Hey you wörld,

Geçen hafta Merkez Bankasının Piyasalar Genel Müdürlüğü departmanında staj yaptım. Staj dediysem kapsamlı bir şey gelmesin aklınıza, 5 gün sürdü ve stajdan ziyade eğitim semineri gibiydi. Neymiş, ne değilmiş, meraklısına anlatayım dünyaya bi faydam olsun dedim... (aycan da öyle dedi)

Piyasalar Genel Müdürlüğü'nün altında; 3'ü TL, 3'ü Döviz olmak üzere 6 ayrı müdürlük bulunuyor ve bunlar normal dağılımla dağılmaktalar:

Para Piyasaları
Açık Piyasa İşlemleri
Hazine İşlemleri
Döviz İşlemleri
Döviz ve Efektif Piyasaları
Döviz Risk Yönetimi

Stajımız süresince de bu birimlerden gelen uzmanlar; bize işlerinin amacını, önemini, nasıl yapıldığını filan anlattı  sonra da soru cevap kısımları oluyor.

Şimdi genel olarak gözlemlere geçiyim; öncelikle insanlar gayet güler yüzlü ve işlerini iyi biliyorlar. Ortam da gayet eğlenceli görünüyor. Ayrıca tcmb.gov.tr'den teknik bilgi edinmek isterseniz filan, attığınız mail ilgili birimlere iletiliyormuş ve bilgi edinmenize yardımcı olmaya baya önem veriyorlarmış, aklınızda bulunsun...

Bunun yanı sıra bir Merkez Bankası çalışanı olarak eğer dünya çapında ilk 40 üniversitenin birinden kabul alırsanız, Merkez Bankası sizi mastera/doktoraya yolluyor ve masraflarınızı karşılıyormuş. (Tabi bu durum biraz da kontenjan dahilinde) Maaşları da oldukça iyiymiş, zaten malum.. bunlar iyi yanları...

Kötü yanlara geçmek gerekirse; orada size verilen iş fazlasıyla spesifik. Bu da zamanla yaptığınız işten sıkılmanıza yol açıyormuş. Diğer bir kötü yanı da atamanızın istediğiniz yere yapılmama ihtimali... Piyasalar Genel Müdürlüğü'nü isterken sınavlardan sonra İnşaat İşleri Müdürlüğü'ne atanma ihtimaliniz varmış. Bu sorunu çözmek için ise departmanlar arası geçişi kolaylaştırmaya yönelik çalışmalar tasarlanmaktaymış...

Peki bu staj bana en çok kattı? Kesinlikle sabretmeyi öğrendim.. Piyasalar Genel Müd. çok yoğun olduğundan gelecek konuşmacılar size verilen programa pek uymuyorlar... Mesela programa göre 9 buçukta buluşulması gerekirken, konuşmacılar 10 buçukta filan geliyor... Sonra bir saat konuşup bizi serbest bırakıyorlar ve 2ye kadar hiç bir işiniz olmadığı için boş boş takılmak zorunda kalıyorsunuz. 2den sonra da 1 saat daha konuşup bırakıyorlar... Yani Merkez Bankası stajı düzgün bir programlamayla çok rahat bir şekilde üç güne sığdırılabilirmiş.

Sonuç olarak staj iyi bir şeydir, bu adamlarda ne yapıyo yaa şeklindeki merakları giderir, şiddetle tavsiye ederim.

10 Temmuz 2011 Pazar

seçmeli dersler: ECON 495 THE LABOUR MARKET IN TURKEY: A COMP.PERS-ERAY

           Efenim okuyanlara daha faideli olabilmek için şimdi ODTÜ İktisat'ın açtığı seçmeli derslerden bahsedelim. Econ495, namıdiyar işçi sınıfı tarihi dersi. Dersin hocasının adı Yıldırım Koç. 
          (DERS ANLATIŞ) Hocamız özünde çok iyi bir hoca aslında ama dersi anlatırken bir türlü dinleyemedim. halbuki gayet sınıftaydım, karşısına oturmuş, gözlerinin içine bakarak dinlemeye çalışıyordum ama bir türlü olmuyor, gözlerim açık uyku moduna geçiyorum. anlayacağınız dersi dinlemek ölüm gibi. hele not almak daha bi ölümcül. bilmiyorum ben sayısal dersleri daha çok sevdiğimden midir ama yok arkadaş ben o dersi yapamam. yapamadım da zaten, CC geldi.(ÖDEV) bi ödev verir, dedenizle teyzenizle konuşturur, hayatlarını anlattırır. Ödevi yapması gerçekten çok zevkli. dedenizle hayatınız boyunca yapmadığınız bir sohbeti yapmış oluyorsunuz ki, bi ton da eğlenceli hikaye dinliyorsunuz. Yıldırım hoca da en aşağı 100 üzerinden 97 veriyor bu ödeve. 
           (SINAV) bir midterm bir final yapar. fakat ben daha öyle bir tarih sınavına girmedim yau. bir ton konfederasyon adı ezberlersiniz, ne ne yapmış, ne işe yaramış, kaç kişilermiş, gözleri ne renkmiş gibi şeyleri ezberlersiniz, Yıldırım hocamız gider "vıt vıt" ın tarihi nedir diye sorar, lönk diye kalırsınız. sınavın 40-50 puanlık yeri için önceden 30-40 tane soru verir, bunlardan soracam der. onları zaten herkes yapar, geri kalan yerleri de internetli telefonu olan arkideşler kopyayla halleder. olmayanlar (mesela ben) da CC yi alır oturur. 
           (KİTAP) Dersin kitabı, Yıldırım hocanın bizzat kendisinin yazdığı "Türkiye İşçi Sınıfı Tarihi" dir. kitabın okunuşu güzel, akıcı. ama tabi ders için okuduğunuzdan mütevellit, ayrıntılara inmeniz gerekiyor ki biraz can sıkıcı. ama her ders öyle değil midir yauuu keh keh keh. ı-ıh hımm. nerde kalmıştık. kitap türkçe. ondan rahatsınız yani.
            (ÖZET) Yani özetleecek olursak, hoca çok iyi biri, dersin konusu da güzel, ödev de güzel, amma ve lakin sınavlar zor ve ders dinlemesi sıkıcı. eğer ki diyorsanız  ben sözeli severim dinlemek ve ezberlemek benim için sorun değil, o zaman bu ders tam size göre. dersi alın.

6 Temmuz 2011 Çarşamba

Beyonce-Run The World



Çok güzel lan! Ama illa mesaj vermek gerekirse, "Doğru zamanlama sayesinde müthiş işler ortaya çıkarabiliriz!" diyeyim bari. İyi seyirler gençler.

27 Haziran 2011 Pazartesi

Yaz Okulunda Ders Ekleme Kaygıları, İbretlik paylaşım _aycan

Selam gençler
Bilindiği üzere ODTÜ İktisat bölümü yaz okulunda mühendislere verilen Econ210 dersi dışında ders açmaz. Biz zavallı iktisatçılar da fellik fellik seçmeli ders ararız. Tabi bir de katkı payını geçen cumadan yatırmayı unutan unutkan gençler vardı ki kesin ders alması gerekenler alamadı, hayatın acı yüzüyle karşılaşmak zorunda kaldılar, neyse konudan sapmayayım. (İbret 1: Katkı payını kayıtlardan bir önceki hafta cumadan yatırmayı unutmayın.) Bugün de yaz okulu kayıtlarının başladığı gündü. Fakülte içi seçmeli almaya çalışan her iktisatçı gibi benim için de oldukça yorucu geçti. Çok fazla seçeneğimiz yoktu. Uluslararası İlişkiler bölümü 5 tane ders açmış sağolsunlar ama bütün dersleri sadece kendi öğrencilerine açmışlar. Bu sefer aşamalı sistem de yoktu yani dersler bütün okula, okul dışına ve bütün sınıflara aynı anda açılıyordu. Yine de ne olur ne olmaz diyerek sabahın köründe okula gittik, insanlar nasıl azimli, saat 8:30 bütün yurt ve bölüm labları dolu. (İbret 2: Kayıtlar 9da başlamasına rağmen siz en geç 8de orada olun!) Biz gittiğimizde her yer dolu olduğundan bir arkadaş bulduk yanına oturduk (İbret 3: Lablar dolu diye çıkıp gitmeyin, arkadaşlarınızı arayın, en olmadı insanlara işleri çabuk biter mi bir sorun.) Arkadaş (Eray) alacağı dersleri pat pat ekleyip hava ata ata gitti yanımızdan. Benim yapacak hiç bir şeyim yoktu, IR derslerini denedim, baktım olmuyor, kalktım hocalarla konuşmaya işletme binasına gittim. (İbret 4:Dersi alamadım, zaten bize açmıyorlarmış diye bırakmayın sakın; deneyin, zorlayın, istediğiniz derse ulaşmak için hocanızın kapısını aşındırın.) Önce Özgehan Şenyuva'nın yanına gittik Turkey and the EU/EC dersi için. Önce yarın açacağım dedi, oralarda biraz bekledik, derken tamam dedi açalım bari ve ders herkese açıldı. (İbret 5: Sakın yarına açacakmış diye bırakıp gitmeyin, bekleyin.) Hemen ekledik. Geriye kaldı bir ders. Bunun için de IR in Cinema dersini düşünüyordum. Gittik Faruk Yalvaç ile konuştuk, o da yarın açarım, dedi. Derken başladık yine beklemeye, bu sırada yanımdaki bilgisayardan da deniyorum tabi bi yandan. Birkaç saat sonra tekrar konuşmaya gittim hocayla, sekretere isim yazdırmamı söyledi. 2. dersi de bu şekilde almayı garantiledim.

İBRET 6: GENÇLER HOCALARA ASLA GÜVENMEYİN, BÖLÜM SEKRETERLİKLERİNE DE! BANA 10'DA SEKRETERLİKTE OLURSAN VEYA ARARSAN "IR in Cinema" DERSİNİ EKLERSİN DİYE SÖZ VEREN SEVGİLİ HOCAMIZ VE SEKRETERİMİZ 10'A KADAR SADECE 1 KİŞİLİK KONTENJAN BIRAKIP, SAAT 10'DAN SONRA EN FAZLA ÇOK ACİL DURUMU OLAN 2 KİŞİYİ DAHA ALACAKLARINI AÇIKLAMIŞTIR. Uğraşamadım artık, iyi dileklerimi iletip başka bir dersi ekledim.


Çıkarılacak son ve en önemli ders:
ODTÜ'de yaz okulunda ders almak bile sıkıntıdır; sürekli birileriyle yarışmak, araştırmak, gözü açık olmak, kapıları aşındırmak zorunda kalırsınız. Eğer böyle olmazsanız ve ballı da değilseniz, istediğiniz dersleri alamazsınız.

24 Haziran 2011 Cuma

SPK ve Rekabet Kurumu Stajlarım _aycan

         Bu yazıda size 2 haftadır yaptığım stajlardan bahsetmek istiyorum. 2 staj da benim için çok yararlı oldu. Gerçi bunlara stajdan ziyade eğitim semineri demek daha doğru olur. Çünkü seminer salonunda siz oturuyorsunuz, onlar kurumun hangi işlerle uğraştığını filan anlatıyor.
         İlk önce SPK ile başlayayım. SPK eğitim seminerimin ilk günü en eğlenceli gündü. 5 ay önce işe giren 13 uzman yardımcısı geldi; kurumu, nelerle uğraştıklarını, giriş sınavının nasıl olduğunu anlattı. Hatta giriş sınavına nasıl hazırlandıklarını, hangi kaynaklara çalıştıklarını bile anlattılar. Eğitim Direktörü ve ekibi kurumu tanıyabilmemiz için bayağı çaba sarfetmişler. Sonraki günler oldukça bilgilendiriciydi; borsayı, şirketlerin birleşmelerini, şirketlerin halka açılmalarını anlattılar ama yararlı her şey gibi biraz sıkıcıydı:)
         Sonraki hafta Rekabet Kurumu stajına başladım. Konsept aynı, her gün biri gelip bize rekabetin koşullarını, hangi durumlarda ihlal edilmiş sayıldığını, Rekabet Kurumu'nun bu durumlarda nasıl davrandığını anlattı. Konular vaka analizleriyle ilgi çekici hale getirilmişti. Turkcell'in 2-3 sene önce rekabeti engelleyici faaliyetleri yüzünden çok çılgın para cezaları aldığını, Türkiye'deki kargo şirketlerinin kartel oluşturmaya çalışırken nasıl yakalandıklarını, Efes'in Tuborg'un pazarını nasıl kaptığını filan öğrendik. Pazartesi günü stajımın 2. haftası başlıyor. Bu hafta için bize vaka analizleri verdiler. Bu sefer biz inceleyip durumu karara bağlayacağız. bir grup Rekabet Kurumu yetkilisi oldu, bir grup da işletme sahibi. Cuma günü sunum yapıp, işletmelerin suçlu olup olmadığını bulmaya çalışacağız, bu hafta pratik haftası yani, çok eğlenceli olacağa benziyor:)
Sonuç olarak ben iki kurumu da çok sevdim, umarım buralarda çalışma şansını da yakalayabilirim.

22 Haziran 2011 Çarşamba

Hallö Welt-Eray

Blogun ecomics world'e selam yollamasından çıkarak iktisatla ilişiği olan insanlara sesleniyor, geri kalan insanları hor görüyor, aşağılıyor hatta irite oluyorum. yok yok olmuyorum. ama azcık kaşlarımı çatıyorum onlara.  siz ekoncanlara da gelince... girdiğiniz bu yolda, gösterdiğiniz hedefe, durmadan yürüyeceğinize ant için(Galip:1933,Andımız) yoksa walla birinci sınıftan çıkamazsınız yukarıya. zaten o birinci sınıf da ne lanet bişeydir. bölümün en kolay dersleri birinci sınıfta verilir ama o birinci sınıf okulun en zor yılıdır. lise kafasıyla okula gelirsin, hazırlıkta yatmaya alışırsın ve hooop karşında duran "elasticity" konusu bile-ki birinci sınıftaki çok kolaydır- aşılmaz dağlar olur dizilir karşına. o yüzden birinci sınıfa dikkat!
Farzedelim birinci sınıfta dikkat etmediniz de kaldınız. hımmm... iyi bok yediniz efenim. o boku ben de yedim, iyidir bilirim. birinci sınıfta kalmak, 2de, 3de kalmaya benzemez. birinci sınıf dersleri her dönem açılmaz. yani kaldıktan bir dönem sonra elinizde iki dersle kalıverirsiniz. kaldıklarınızı alamadığınız halde. böylece hem kaldığınız dersler, hem de yeni dönemde alamadığınız 5 ders götünüze kaçar(HİİH göt dedim). ha bu durum odtü için geçerli. diğer universitelerde 40 dakikalık test sınavların olduğunu duyup kahroluyoruz. Neyse efenim demem o ki birinci sınıfta kalırsanız okulu zamanında bitirebilmek için verdiğiniz çaba, normal bir öğrenciyi ODTÜ'den 3.5 yılda mezun eder. Yani işin özü, diyorum ki birinci sınıfta kalmayın!
Kalmamanın yollarına gelince. derslere gidin, çalışmanız gereken yerlere liseli gibi değil, her bir terimi, her bir konuyu tamamen öğrenmeye yönelik çalışın.
hadi kendinize iyi bakın. öptüm bay.

20 Haziran 2011 Pazartesi

bu şarkı bizim marşımız olsun!

http://fizy.com/#s/1p8lu5

SELAM DÜNYALILAR-Gözde

Aycik'e katılmamak elde değil tabi...Odtü hepimizi yedi bitirdi sağolsun. Ama tabi biz artık işin zevk alma kısmına terfi ettik :P O yüzden sıkıntı yok diye düşünüyorum.
Elif Hoca maşallah 3.sınıfımıza damgasını vurdu. Bu hanımdan 3 adet ders almış bulunmaktayım. Ama kendisini hala anlayamadım sanırım. Bir dersinde sınavdan 102 aldım AA gelmedi ders :S başka bir dersinde finalde 25 puanlık yer yaptım sadece ilk sınavımda o kadar yüksek değildi mesela tamam kesin kalacağım diye bekliyorum dd gelmiş arkadaşlar. Tabi durum öyle olunca arada kalmış olan 3. derse hiçbir anlam veremiyorum doğal olarak. Kendisi benim için sır bir insan olarak kalacak şimdilik. Kendisini Türk psikiyartrlarına emanet ediyorum...
Tabi siz bilmezsiniz benim başımda başka garip dertler de var. Bir yandan siz Ekoncanlardan fiziksel olarak uzakta geçireceğim bir kaç ayın gerginliği üzerimde bir yandan da başka bir ülkede yaşayacak olmamamın heyecanı, korkusu, sevinci, mallığı, telaşı, mutluluğu, hüznü ....vb. kısaca kalp kalp kalp kalp bir moddayım. Artist misin bunları niye bize anlatıyorsun olan var olmayan var gibi de düşünebilirsiniz tabi. Ama benim söylemek istediğim şey başka...Geçtiğimiz günlerde İsveç'teki üniversitemin bana gönderdiği kabul mektubunu ODTÜ Çarşının tuvaletinde kaybettim. İnsan böyle bir ruh hali içindeyken böyle şeyler yapabiliyormuş bunu da görmüş olduk. Herkese ibret olsun halim öyle leyla leyla dolaşmayın başınıza böyle şeyler gelince tamam mı...Bir de böyle bir şey bulmuş bir tanıdığınız varsa söyleyin benimle hemen temasa geçerse çok mutlu olurum. Şu an sıkıntılı bir durumda değilim ama o kişi benimle temasa geçerse dünyada iyi insanların yaşadığına    dair inancım artmış olur iyi olur diye düşünüyorum o açıdan...
Önümüzdeki hafta bir takım işlerimi halletmek üzere tekrar Ankara civarında olacağım. Benimle görüşmek isteyenlerle görüşebiliriz sonra bir kaç ay olmayacağım  ekoncan dünyasına dair gelişmeleri İsveç'ten bildireceğim bilginiz olsun...

HELLO WÖRLD_aycan

Evet sevgili ekoncanlarım, netbookumu aldığımda blog açacağımızı söylemiştim. Şu an itibariyle olay olacak, sansasyon yaratacak, dillere pelesenk olacak blogumuz yayın hayatına başlamış bulunmakta! Sonunda bizim de blogumuz var! Yeeeyyy!
Bugün notlar açıklandı çok şükür, AA beklediğim hiç bir dersten yine AA alamadım, bir ODTÜ klasiği.. Hiç beklemediklerimden de iyi not aldım, yine bir ODTÜ klasiği... ODTÜ yine ayciyi yendi, dövdü; hatta bi ara duygulanıp (!) ağlamadım desem yalan olur..